Bugün 15 Ağustos 1984. Bu memlekette Türklerle Kürtler bundan 31 yıl önce bugün, yani 15 Ağustos 1984’te PKK’nın bir askeri karakola roket atışının ardından savaşmaya başladılar.
1984-2013 yılları arasındaki savaşta 40 bin insan öldü.
Savaş mekanizması yaklaşık 1 ay önce yeniden çalıştırıldı. Bu süre zarfında ölen insan sayısı ise 430’u aştı...
Ve 31 yıl sonra aklımıza gelen ilk tedbir (!), “güvenli bölge” ilan etmek oldu.
Tebrikler Türkiye!
Tüm ısrar ve arzusuna rağmen sınırlarının ötesinde, Suriye topraklarında bir “güvenli bölge” ilan edemeyen Türkiye anlaşılan selameti (!) rotayı kendi topraklarına çevirmekte buldu.
Ve kendi sınırlarının içinde, yani Türkiye topraklarında 39 tane “özel güvenlik bölgesi” ilan etti! Kamouyuna “saygı ile” duyurarak...
Tebrikler Türkiye! Olağanüstü” bir iş çıkarttın!
39 güvenlik bölgemiz için tebrikler ve teşekkürler!
Ve şükürler tabii ki! Şükürler olsun ki, bu ülkede “kanun hakimiyeti” (!) var. Bu devletin elinde kanun (!) var, imkân var!
“2565 Sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu'nun 32/A maddesi” var mesela. Bir imkân!
Sayesinde “güvenli bölge”lerimiz oluyor!
Herhalde kendi topraklarında “güvenli bölge” ilan etmek için birilerinden izin alacak değildi devletimiz. Kimse kusura bakmasın!
Bakmasın ama şimdi kimse bir şeyleri yanlış da anlamasın.
Memleketimizde “güvenli bölge”nin vatandaşlarımızın güven içinde girebileceği bölge anlamına geldiğini zanneden yoktur muhtemelen... Ama burası Türkiye, burada semantik babadan oğula geçer! O yüzden biz yine de hatırlatalım, ki yanlış anlaşılmasın:
“Güvenli bölge” demek, vatandaşlarımızın girmesinin yasak olduğu bölge demek, yani “yasak bölge” demek!
“Huzur ve güven ortamının devam ettirilmesi (...)” için bu böyle, demek. “Bundan böyle bu böyle biline,” demek.
Nitekim cümlelere bakıyorsun, içinde “huzur” var, “güven ortamı” var, “can ve mal güvenliği” var, “tedbir” var, “operasyon” var.
Şimdi bir de “güvenli bölgeler” var... Her şey nasıl da “olağanüstü!”
Adeta un var, yağ var, şeker var. Peki ne yok? Helva değil elbet.
Peki ne yok?
Sevgili Hakan Aksay geçen gün şöyle yazmıştı: “Burası Türkiye burada bir gün herkes yaka paça götürülebilir.”
31 yıllık adı konmamış bir iç savaş yaşayan memleketimizde Hakan’a küçük bir ilave yaparak burada “ne var ne yok,” onu tarife çalışayım:
Burası Türkiye, burada on binlerce ölü var... Burada akıl yok, izan yok!
Twitter: @akdoganozkan